Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Beyin Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Feridun Acar, 7 yıl önce PAÜ'de hareket bozuklukları ünitesini kurduklarını ve bu ünitede parkinson, tremor, distoni, epilepsi gibi hareket bozuklukları yaşanan hastaların takip ve tedavisinin yapıldığını belirtti. Acar, ileri yaş grubu rahatsızlığı olan parkinsonun, genetik faktörlere bağlı olarak daha genç yaşlarda da ortaya çıkabildiğini de dile getirerek, şunları söyledi: ''Parkinson hastalığı genellikle 55 yaşından sonra ortaya çıkan bir hastalık. 65 yaşından sonra her bin kişiden 4'ünde parkinson hastalığı görülüyor. Bu hastalığın 30'lu yaşlarda başlayan formları da var. Genelde hareketlerde yavaşlama, titreme, kollarda ve bacaklarda kasılma, mimiklerde donma ve ilerleyen dönemlerde titremelerde, donmalarda artmalar oluşuyor. Ana tedavisi ilaç, ama ilaç tedavisinin yetmediği durumlarda bu hastalarda cerrahi tedaviler uyguluyoruz. Oldukça da yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz. Hastaların ortalama yüzde 80'ini günlük hayatlarına döndürüyoruz.''
Popüler Yayınlar
-
Mäti Köseyev, Dede Korkut ile ilk ilgilenen ve çalışma yapan Türkmen âlimi. Dede Korkut Hikâyelerinden bazılarını 1945 yılında “Sovyet Edeb...
-
Yahya Kemal ve İmtidat / Yağmur - Evden Kaçan Çocuk: Yahya Kemal, 19 yaşında, beş parasız, belki tek kelime Fransızca bile bilmeye...
-
http://www.samanyoluhaber.com/web-tv/allaha-tam-teslimiyet-5988-video-haberi/ Besmele ve Tekbir sesleri ile hayvanları sakinleştiren adamın...
-
Kiminin yıllar süren çocuk hasretini dindiriyor, kiminin de 40’ından sonra evine çocuk cıvıltısı dolduruyor ‘Koruyucu Aile’ projesi. Neşe H...
-
Tatil bizler için soluğu ana babanın yanında almak demektir. Öyle başkaları gibi başımızı alıp gitmek bize göre değil. Her yıl Anadolu’nun m...
-
Hakan Bey, geniş makam odasındaki deri koltuğunda geriye doğru yaslandı. Makamının verdiği statüyü ve imkânlarını düşünerek ürperdi ve Alla...
-
Aşka Dair Aşkı kadehten içenlerden değiliz Gönül tasından yudumlarız demlenerek. Her dem ezel Her yudum ab-ı hayat. Aşka giden yol önc...
-
Kalp krizi ya da felç geçirme riskinizin uyku sürenize bağlı olduğunu biliyor muydunuz? Günde 6 saatten az ya da 8 saatten fazla uyuyorsanı...
-
Tayvan 'da bilim adamları, 10 yıl boyunca, depresyona yakalanan 4 bin 634 kişi ile ruhsal sorunu olmayan 18 bin 544 kişinin sağlık dur...
-
Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diyetisyeni Selma Öztürk bayramda beslenme ile ilgili önemli uyarılarda bulundu. Kurb...
23 Eylül 2012 Pazar
15 Eylül 2012 Cumartesi
Kansere karşı kokulu kara üzüm
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Türkiye ve Amerika'nın önde gelen en kaliteli kokulu kara üzüm çeşitlerini topladıklarını ve 61 çeşidi araştırma sahasında çoğaltarak bölgeye uygun çeşidi belirlediklerini anlattı,
Çelik, şöyle devam konuştu:
''Kara üzüm kabuğundaki resveratrol maddesi içeriği en fazla Karadeniz Bölgesi'nde yetişen üzümlerde görülüyor. Bu nedenle bölgede bağcılığın geliştirilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Karadeniz Bölgesi'ndeki nemli iklimlerde yetişen kokulu kara üzümün kabuğunda bolca yer alan resveratrol maddesi bir yandan üzümün yetişmesini sağlarken öte yandan antioksidan, antimutagen ve antikanserojen aktivitesi göstererek, insan vücudunda kanser dokularının oluşumunu, gelişimini ve artmasını engellemekte. Ayrıca kolesterolü düşürdüğü de saptanmıştır. Kara üzüm vücutta yağların erimesine yardımcı olarak cildin taze ve temiz bir görünüm almasını sağlıyor. İçerdiği maddeler sayesinde güzellik iksiri olarak da nitelendiriliyor. Bir salkım kara üzüm veya buna eş değer kurutulmuş kara üzüm, vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştiriyor.''
7 Eylül 2012 Cuma
Cildin fizyolojik olarak kozmetiğe ihtiyacı yok
Derinin sağlıklı, temiz, pürüzsüz ve güzel görünmesi için kullanılan kozmetikler, yanlış uygulandığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Rastgele kozmetik kullanımının, başta alerjik reaksiyonlar olmak üzere uzun vadede kansere sebep olabileceğini belirten uzmanlar, kozmetik ürünlerin hekim ya da uzman tavsiyesine göre kullanılması gerektiğini ifade ediyor.
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi (SAÜ) Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Teoman Erdem, kozmetik ürünlerin zorunlu olmadıkça kullanılmaması tavsiyesinde bulunuyor. Kozmetiklerin bir cildiye uzmanı ya da dermatoloğun önerdiği şekilde kullanılmasının faydalı olduğunu kaydeden Erdem, "Neden kozmetik kullanılıyor? Hastanın derisi kuruysa nemlendirici önerebiliriz. Yağlıysa temizleyici önerebiliriz. Bize 'Hangi kozmetik ürünü kullanalım?' diye soruyorlar. Kullanmak zorunda değilsin ki. Derinin her şeyi var. Fizyolojik olarak bir şeye ihtiyacı yok. Gerçekten kişinin derisi hassas ise güneşe bağlı kızarıyorsa koruyucu sürsün ama uygun bir ürün. Derisi kuruysa nemlendirici sürsün. Yağlıysa temizleyici sürsün. Ancak 'kırışıklıklarım gitsin' diye sabah akşam krem sürmenin uzun vadede birçok yan etkisi çıkıyor." diyor.
Bilinçsiz kozmetik ürün kullanımına bağlı kanser vakalarının görüldüğünü anlatan Erdem, şunları söylüyor: "Kozmetiklerin büyük bir kısmı deri yoluyla emiliyorlar. Dudak boyaları yutuluyor. Parfümler solunum yoluyla vücuda girebiliyorlar. Kozmetik ürünler lenfoma, lösemi dediğimiz kanserler başta olmak üzere bu tür riskleri artırıyor. Hatta mesane kanserinde bile artış olduğu gösterilmiş bazı araştırmalarda. Kuaförlerde kanser görülme sıklığı temasa bağlı olarak 2-3 kat artıyor."
Kozmetik ürünlerde yan etkilerin uzun süre kullanıma bağlı olarak ortaya çıktığını ifade eden Erdem, en çok karşılaşılan yan etkilerin alerjik reaksiyonlar olduğunu dile getirdi. Kozmetiklerin yüzde akneye yol açtığını anlatan Erdem, "Deri üzerindeki gözenekleri kapatıyor. Özellikle yağlı ürünler...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)