ŞİKE KRİZİ AK PARTİ'Yİ BÖLER Mİ?
Meclis'ten çıkarılmaya çalışılan şike yasasına karşıyım.
Bunu defalarca söyledim, yazdım.
Karşı olmamın; ne Fenerbahçeyle, ne Aziz Yıldırımla, ne Ak Partiyle, ne muhalefetle, ne onunla ne bununla bir ilgisi yok.
Şikenin kendisine ve şikeyi yapana karşıyım.
İnsanların duygularıyla, paralarıyla, heyecanlarıyla, oynanmasına karşıyım. Bunlar üzerinden haksız kazanç elde edilmesine, bu kazancın illegal yapılanmalara aktarılmasına, bundan çetelerin, mafyanın nemalanmasına karşıyım.
Bu ülkede son yıllarda bir sürü çete, mafya ve illegal örgütle mücadele edilirken, şikecileri kurtarma yasasının bu mücadeleye sekte vuracağını düşündüğüm için karşıyım.
Meclis'te Ak Partili yöneticiler ve milletvekilleriyle konuştuk.
Onlar niçin arkasında durduklarını anlattılar.
Ben hangi çekinceleri taşıdığımı, bunun siyaseten kendilerine ve topluma ne tür sonuçlar doğurabileceğini anlattım, sorular sordum.
Ortada hala sebebini anlayamadığım bir ısrar var. Yasasın geçmesi konusundaki talimat bizzat Başbakan'dan, dolayısıyla emir demiri kesiyor.
Cumhurbaşkanı nezaketli bir dille, yasayı yeniden gözden geçirilmesi için Meclis'e gönderdi.
Buna rağmen yasa bir kez daha aynen oylanacak ve değişmeden Gül'ün önüne gidecek.
Ak Parti cephesinde, Cumhurbaşkanının yasayı onaylayacağı, Anayasa Mahkemesine de götürmeyeceği beklentisi hakim.
Bir yasa yapma sürecinde parlamento sözünü söyledi, toplum sözünü söyledi, Cumhurbaşkanı sözünü söyledi.
Konu günlerce tartışıldı ve nihayetinde son sözü yine parlamento söyleyecek.
Açıkçası sayın Cumhurbaşkanının bu saatten sonra bu işi uzatacağını sanmıyorum.
Son derece naif bir üslupla, yeniden gözden geçirilmesi için parlamentoya gönderdiği bir yasayı, partilerin namus meselesine çevirip, noktasına virgülüne dokunmadan gerisin geri Köşk'e göndermeleri, Cumhurbaşkanına karşı nezaketli bir tavır olmadı.
Cezaların süresi konusunda makul bir düzenleme yapılsa, Cumhurbaşkanının da, yasaya tepki gösterenlerin de gönlü alınmış olurdu.
Hatırlatmakta fayda var. Türkiye'nin yüzde 88'i “şikecileri kurtaracak yasa” olarak bilinen bu yasayı çıkarmaya çalışan 3 partiye, yüzde 88'in de yüzde 50'si de Ak Parti'ye oy verdi.
Yasanın çıkmasını istemeyenlerin, tepkilerini bu partilere yöneltmesinden daha doğal ne olabilir ?
Gelelim tartışılan şike yasası üzerinden üretilen senaryolara.
Ak Parti'nin çatırdadığı, Cumhurbaşkanıyla Başbakan'ın arasında kriz olduğu, Başbakan'ın rahatsızlığı üzerine parti içinde rol kapma yarışı başladığı gibi senaryolardan ancak kötü birer film çıkar.
Ak Parti'de bir şike krizi yaşandığı doğru, ama kimse heveslenmesin bu krizden partide bir çatlak çıkmaz.
Kimsenin parti içinde Başbakan'a karşı başkaldırdığı falan da yok.
Özellikle yeni vekillerde, olup biteni anlamaya çalışma hali olsa da, partideki birlik beraberlik havası sağlam.
Ama şu var ki; bu yasanın çıkacak olması Ak Parti'yi destekleyen insanların yüreğini burktu.
Çünkü şimdi; çeteler, mafyalar, illegal yapılanmalar; kendilerince iktidarın surunda bir gedik açtıklarını düşünüyorlar.
Muhalefet şimdi; önce tutuklu vekiller için bir yasa yapılmasını isteyecek.
Bu yasa her ne kadar Aziz Yıldırım'ı kurtarmak için yapılmamış olsa da; Ak Parti bununla itham edilecek.
“5 aydır tutuklu olanlara yasa yapıldı, 1000 gündür tutuklu olanlara iktidarın kılı kıpırdamıyor” denilecek.
Üstelik CHP'nin yemin etmesi için imzalanan ortak deklarasyon öne sürülecek.
Tutuklu vekillerin ardından tutuklu generaller gelecek, sonra KCK'dan tutuklu belediye başkanları gelecek.
Ardından cezaevindekiemeklipaşalar gelecek.
İsteklerin ardı arkası kesilmeyecek.
Önemli olan Ak Parti'nin bundan sonra, surdaki bu gediği büyütmeye çalışanlara karşı ne kadar dik durabileceği ?
Önümüzdeki maçlara bakacağız.
Bir vatandaş olarak bu konuda demokratik hakkımı son kez kullanıyorum ve milletvekillerine “yanlış yapıyorsunuz” diyorum.
Buna rağmen ülke için inşallah hayırlı olur.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
Popüler Yayınlar
-
Hakikate tercüman olmak kolay mı? Her söz gibi, şiir de ancak gönülden kopup geldiği, dosdoğru, samimi, katışıksız olduğu ölçüde hakikate te...
-
Yahya Kemal ve İmtidat / Yağmur - Evden Kaçan Çocuk: Yahya Kemal, 19 yaşında, beş parasız, belki tek kelime Fransızca bile bilmeye...
-
Geçen hafta Özgecan’ın hunharca öldürülmesiyle milletçe paylaştığımız acının büyüklüğü başka acılar yaşamamak için ne yapmalıyız sorusunu d...
-
Prominent figures, including the prime minister, have placed the Hizmet movement under the spotlight in election campaigns. The prime mi...
-
Türkiye’de son bir yılda 100’den fazla cinnet vakası yaşandı. Birçok kişinin hayatını kaybettiği olaylarda erkekler baş aktör olurken, mağd...
-
Çocukları üniversite, askerlik ve evlilik gibi nedenlerle evden ayrılan kimi ebeveynler, ‘boş yuva sendromu’ yaşıyor. Çocuğuna aşırı düşkü...
-
20 yıla yayılan ve 90 bin kişiyi kapsayan araştırmaya göre kan grubu AB olanların kalp hastası olma riski en yaygın kan grubu olan 0...
-
Unutarak ya da hata ile oruç bozmalarda ne yapılır? Soru: Ramazan'ın ilk günlerinde en çok maruz kalınan oruç bozmalar, unutarak yeme...
-
Huzurlu bir aile yuvasının temeli daha ilk hazırlık aşamasında atılıyor. Düğün ve ev kurma arifesindeki netameli alışveriş süreci, her iki ...
-
Birlikte oyun oynayacağı yaşıtları olan çocuk, oyun ihtiyacı yeteri kadar karşılandığında sağlıklı şekilde gelişir. Çocuk ve gençlerle oy...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder