Popüler Yayınlar

24 Aralık 2011 Cumartesi

Dua

Aydın Menderes'in son sözü 'dua edin' olmuş.

Milyonların aynı anda ellerini gökyüzüne kaldırarak karşılık vereceği bir rica. Çok az insanın arkasından Türkiye tek yürek olup duaya durur. Aile fertlerinden, çok sevdiğimiz yakınlardan birinin kaybı gibi. Sadece dua değil, hissedilen acı da öyle. Bugün Adnan Menderes'in anıt mezarına bizi biz yapan varlığımızın bir parçasını defnedeceğiz.

Adnan Menderes'in bundan tam 50 yıl önce idam edilmesi, tek tek her birimizin o idam sehpasına çıkartılması demekti. Adnan Menderes, Adnan Menderes olduğu için değil, halkın oyuyla iktidara gelmiş bir başbakan olduğu için asıldı. Ceza, onun şahsında tek tek bizlere kesildi. Hatta sadece Menderes'e oy verenlere değil, sandığa gidip özgür iradesi ile iktidarı belirleme hakkına sahip çıkan herkese. Bu idamla dönüp bize 'senin kararını, iradeni, iktidarını ben ipe çekerim' mesajı verildi. CHP bu idama engel olmadığı ve halkın iktidar hakkına sahip çıkmadığı için bir daha iktidar yüzü göremedi.

Aydın Menderes'in beklediği duayı 50 yıldır ediyoruz. Dua sadece bir niyaz değildir. Dua sabırdır. Dua azimdir. Dua inattır. İnat, murattır. Muradımız kendi hakkımız, hukukumuzdur. Zorbanın, zalimin, eşkıyanın tasallutuna mani olmaktır. Allah'a şükür dualarımız kabul olmuştur. Duanın gücü bugünün Türkiye'sine vücut vermiştir. Adnan Menderes beka âleminde tasa çekmemiştir. Oğlu da inşallah nasibini alacaktır.

Aydın Menderes siyasetin bilge kişisiydi. Onun zaman zaman kulislerde tedavüle giren kanaatlerinin, yorumlarının ilgi ve hayranlıkla takip edildiğine çok şahit oldum. Onu Adnan Menderes'in emaneti, siyasete dalmış çıkmış bir politikacı olarak tanıyanlar entelektüel yönünü pek bilmezler. Doktora tezimin yayımlanmasından bir ay geçmeden bir davet almış ve ilk defa o zaman tanışmıştım. Kitabımı okumuştu. O kadar ilginç yorumlar yapmıştı ki vukufuna ve birikimine şaşırmıştım. Üç saate yakın sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Kendisini çok iyi yetiştirmişti. Hem yerli kültüre hem evrensel birikime sahipti ve ikisini çok iyi mezcetmişti.

Entelektüel birikimi kuvvetli bir politikacıyı siyasetin gündemlerinde takip etmek insana estetik bir haz veriyor. Çünkü bu birikim, siyasete gündelik rekabetin ötesinde bir zarafet kazandırıyor. Aydın Menderes, Adnan Menderes'in hayatta kalan tek evladı olmanın ötesinde siyasetin görünmeyen eli gibi bir denge noktası oluşturdu. Hep aynı istikameti gösterdiği için pusula görevi üstlendi. Demokrasi, halkın hukuku, siyasetin aslî gayesi gibi konularda ölçüyü hiç şaşırmadan verdi.

Aydın Menderes'in politikada sağladığı prestiji bu pusula görevine bağlamak gerekir. Siyasete hırsla, tutkuyla bağlı değildi. Sanki makam, mevki, ikbal gibi hevesleri babasının hatıralarıyla birlikte geçmişte bırakmıştı. Kişisel kaprislerin, kıskançlıkların, heva u heveslerin cirit attığı siyasî arenaya hep mesafeli ve epeyce de yüksekten bakardı. Derin bir ironi duygusu ile gözler ve kendince eğlenirdi. Her şeyi yapmaya muktedir ve ehil birinin hiçbir şey yapmadan bilgelik koltuğunda ısrarla oturması, galiba Türkiye politikasının derinlerde işleyen güçlü regülatörlerinden biriydi.

Ağabeylerinin akıbeti, kendisinin bir kaza sonucu malûl kalması 50 yıllık tarihimizin sembolik özeti gibiydi. Adnan Menderes'e ağlarken kendimize acıdık. Oğlu için dua ederken kendi kayıplarımıza dua etmiş olacağız.

50 yıllık Kerbela acısı. Muharrem ayının son günündeyiz. Hüseyin'in son evladını dualarla uğurluyoruz. Babasına selam söylesin. Mekânı cennet olsun.


MÜMTAZ'ER TÜRKÖNEZAMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder